13 Ağustos 2007 Pazartesi

Cem Karaca

Usta’ya Vefa Borcu…

Elimdeki gazeteyi gelişi güzel okurken sol alt köşede bir haber çarpıyor gözüme, haber sendikaların 1 Mayıs hazırlıklarına başladığını söylüyor. Bu haberi okuyunca aklıma televizyonlarda sıkça izlediğim grevler geliyor gözümün önüne, kulağımda ise Cem Karaca’nın şarkıları. Genç, yaşlı; emekçi, öğrenci bütünleşmiş birlikte attıkları sloganlar ve söyledikleri türküler ile kavuruyorlar meydanları çeşitli illerde, fonda da Cem Usta’nın Ceviz Ağacı şarkısı, çoğumuzun diğer deyimiyle Gülhane Parkı. Bu yüzden olacak güzel Anadolu’mun onca ili varken önümde seçebileceğim aklım İstanbul’a, kayıyor. İstanbul’u, o deniz kenti ve kültür karmaşasını hiç görmemiş olamama rağmen gözümde canlanıyor Gülhane Parkı: meydanın ortasında koca bir ceviz ağacı, insanlar halaylar çekiyor kol kola ve eylemciler gür sesleri ile bastırıyorlar İstanbul’un tüm gürültüsünü. Sonrasında içimi yoğun bir hüzün kaplıyor, artık aklım ne ateşli sloganlarda ne de heyecanlı eylemcilerde; sadece Cem Usta var aklımda.
Bu hüznün üzerine –insanoğlunun tipik özelliğidir değerli insanları ölümlerinden sonra araştırmak ve değere bindirmek- hayatını araştırıyorum Usta’nın ve müziğe başlamasına yol açan etkenin 14 yaşında sevdiği Nesrin adında bir kız olduğunu öğreniyorum (ve içimden diyorum ki “acaba ben de böyle bir etken ile adıma yaraşır bir şair olabilir miyim? :)) Usta sevdiği bir şarkıya acısı, tatlısıyla aşkını katmış ve bu durum annesi Toto Karaca’nın ilgisini çekmiş. Sonrası ise malum; gerek çeşitli gruplar ile, gerekse kendi başına ama yaşamının her anında müzik ile yaşıyor. Yıllar boyu uğruna çalıştığı müzikten elinde kalan ise baskılar, çeşitli suçlamalar ve hatta cezaları sürgünler olan davalar oluyor. Ama kim bilir, belki de Anadolu Rock akımının en büyük emekçilerinden biri olmak onun için en güzel ve değişilmez karşılık olmuştur. “İşçisin Sen İşçi Kal” diyor; sosyal yaşamdaki sınıf farklılıklarının boyutlarını gözler önüne sererek tamirhanelerde çalınıyor şarkıları, “Parka” ile kiminin tepkilerini çekiyor, kiminin ise kendisine beğenisini artırıyor ancak asıl önemli olan her dönem Türk muhalif gençliğinin lideri bildiği Deniz Gezmiş’in değişmez aksesuarına, dolaylı olarak da Deniz’e sesleniyor. Belki de bunu kendisi için bir son görev, vefa borcu biliyor. “Ülkem Benim” isimli şarkısı ile tüm yurtdışındaki gurbetçilere ses oluyor. “Yarım Porsiyon Aydınlık”ta üretmekten yoksun olan ancak üretene yapıcı değil sert tavır takınan “aydınlar”a yöneltiyor sivri sözlerini sert müziği eşliğinde.“Resimdeki Gözyaşları” ile geçmişi sorguluyor; belki aşkları, belki dostlukları. Sonuçta tüm şarkıları ile halka hitap ediyor ve büyük sevgi, destek topluyor. Daha sonra 12 Eylül ve beraberinde muhtıralar, baskılar geliyor ve sonuçta kendini Almanya’ya irtica etmek zorunda hissediyor. Ancak bir süre sonra yurt özlemi ile sızlıyor yüreği. Sonrasında ise “Özal’ın elini öptü” gibi tartışmalar ile ülkeye dönüyor. Tartışmaları kesin bir dille reddediyor, “Ülkeme döndüm, duruşmalarıma çıkıp aklandım.” Diyor. Bu sözlerine karşın bazı çevreler onu tekrar benimsemiyorlar. Uzun bir sessizlikten sonra Fethullah Gülen ile dostluğu gündem yaratıyor ve mektupları yayınlanıyor. Arkasından yine bir tartışma ve “Solcuların din inanışı olabilir mi?” deniyor. O bu sorulara “Ben yine solcuyum ancak dinim de belli” cevabını veriyor. Ancak ne olursa olsun hayatı boyunca marjinal kişiliğinden hiçbir şey kaybetmiyor. Ve bu maceralı yolun sonu geçtiğimiz günlerde geliyor, vefat ediyor Cem Usta. Arkasında yine tartışmalar yapılıyor.
İşte tüm bunlar gözlerimin önünden geçtikten sonra derin bir ah çekiyorum. Böyle farklı kişiliklerin, birbirinin kopyası haline geldiği günümüz gençliğinde çok zor olacağını düşünüyorum. Aklıma Kıraç ile birlikte katıldıkları programlar geliyor, ne de güzel söylüyorlardı şarkıları? Acaba diyorum Kıraç, Usta’nın varisi olabilir mi? Gerçek sanatçıların sanatlarına benliklerini kattıklarından tıpatıp benzeyemeyeceğini düşünüyorum. Bundan sonra ise bana ,Usta’ya vefa borcu olarak, bıraktığı eserlere sadık olmak, kişiliğine kendi aklımca yorumlar getirmemek düşüyor…

Cem Adrian

Yugoslav kökenli bir ailenin çocugu olan Cem Adrian, müzik çalışmalarına ortaokul yıllarında başlamış ve ilk kayıtlarını yine o tarihlerde yapmıştır. 18 yaşında başladığı radyoculuk hayatına 6 yıl devam etmiş, bu süre içinde tiyatro ve fotografçılık eğitimi almış, çalıştığı radyonun kayıt stüdyosunda kendine ait yaklaşık 250 şarkı kaydetmiştir.

2003 yılında İstanbul'da Serkan ve Efkan Erdal'la kurdukları Mystica isimli etnik müzik grubunda solist ve dansçı olarak çeşitli mekanlarda sahne almıştır.

2004 sonbaharında Demet Sağıroğlu vasıtasıyla tanıştığı Fazıl Say'ın davetiyle Bilkent Üniversitesi Sahne Sanatları Fakültesi'nde özel öğrenci statüsünde eğitime başladı.

2005 Şubat ayında "Ben bu Şarkıyı Sana Yazdım" isimli ilk albümünü yayınlamıştır. Albüm sanatçının 1997 ve 2003 yılı arasında Edirne'de kaydettigi amatör demoların ve 2004 Ekim ayında Fazıl Say'la verdiği ilk akademik konserinden kayıtların bir derlemesidir.

2005 yılında Babylon konserler dizisi başta olmak üzere Türkiye'de verdiği konserlerini, 2005 Eylül ayında Hamburg Müzik Sezonu'nun açılışında Fazıl Say, Bremen Jazz Festivali'nde Burhan Öçal ve Fazıl Say'la sürdürmüştür.

2006 yılı ocak ayında prodüktörlüğünü kendisinin üstlendiği ve 2006 yılı Aralık ayında 2. albümü olan, 13 parçadan oluşan Aşk Bu Gece Şehri Terk Etti piyasaya çıkmıştır.

2007 yılı Eylül ayında, 3. Albümü ve ayrıca Cover albüm projesi kayıtlarına başlanacaktır.

Bulutsuzluk Özlemi

1990'lardaki müzik çalışmaları ile Türkiye'de birçok ilke imza atan Bulutsuzluk Özlemi kendi türlerinin ilklerinden biri olma özelliğini taşıyor. Türkiye'de yaşanan pop patlaması öncesinde ülkenin müzik piyasasının içinde bulunduğu kısır döngüyü kıran pop-rock çalışmaları sırasında Bulutsuzluk Özlemi'nden söz etmeden geçilemez.

Bugüne kadar kaydettikleri albümler ve Türkiye'nin her yerinde verdiği sayısız konserlerle müzikseverlerin aklından hiç çıkmayacak bir yer edindi. Müziğine Batı kaynaklı rock melodi ve ritmlerine Anadolu'nun yüzlerce yıllık birikimini de katmayı başaran ve bu sayede büyük ilgi gören Bulutsuzluk Özlemi, Türkiye'de uzun süre tartışılan "Türkçe sözlü rock yapılır mı?" sorusuna yaptıkları müzikle cevap verdi.

Şarkı sözlerinde işledikleri sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve politik konularda herkes kendinden bir şey bulabildi. Nejat Yavaşoğulları, Sina Koloğlu, Burak Güven, Deniz Demiröz ve Berke Özgümüş'den oluşan grup her zaman belli bir kalitenin üzerinde kalmayı başardı.

Aylin Aslım

1976 yılında Almanya'da Lich adında küçük bir kasabada doğdu.
1994'ten itibaren İstanbul'un çeşitli canlı müzik mekanlarında yabancı coverlar söyledi.
1996'da beş kızdan oluşan "Zeytin" adlı rock grubuyla canlı müzik piyasasında dikkatleri çekti.
1998 Roxy Müzik Günleri'nde 2.'lik ve 1999 Roxy Müzik Günleri'nde Jüri Özel Ödülü kazandı.
1998'de "Süpersonik" adlı grubu kurdu ve oldukça alışılmadık elektronik altyapılı parçalardan oluşan repertuarına karşın kısa sürede kendine has bir izleyici kitlesi yarattı.
2000'de "Gelgit" isimli alternatif elektronik pop albümünü Power Records'dan çıkardı.
2000'de müzikal direktörlüğünü yaptığı "H2000" organizasyonunda, BUSH, Chumbawamba, GusGus, Lamb Jay Jay Johanson gibi dünya müzisyenleriyle aynı sahneyi paylaştı.
2001'den itibaren H2000, Creamfieds ve Rockistanbul gibi büyük organizasyonlarda ve Tindersticks, HIM, Placebo, Macy Gray ve Queen Adreena gibi büyük konserlerin açılışında sahne aldı.
2003'te Mor ve Ötesi, Athena, Bülent Ortaçgil, Vega, Feridun Düzağaç, Bulutsuzluk Özlemi ve Koray Candemir'le birlikte "Savaşa Hiç Gerek Yok" single'ında yer aldı.
2003'ten itibaren elektronik sound üzerine kurulu ilk albümünün şarkılarını sahnede "Süt'lü" adını verdiği proje dahilinde, sert rock versiyonlarıyla söyledi.
2003'te ilk albümünde yer alan "Senin Gibi" isimli şarkısı Yunanlı pop müzik sanatçısı Teresa tarafından Yunanca yorumlandı.
2004'te Murathan Mungan'ın "Söz Vermiş Şarkılar" albümünde "Kimdi Giden Kimdi Kalan" şarkısını yeniden yorumladı.
2004'te Dj Mert Yücel'le birlikte yaptıkları "Dreamer" adlı İngilizce single İngiltere'de Baroque Records UK tarafından yayınlandı ve İngiltere'de Balance Chart UK'de 3 numaraya, Amerika'da Balance Chart USA'de 1 numaraya yükseldi.
2004'te Fatih Akın'ın "Duvara Karşı" filminde ilk albümünden "Senin Gibi" adlı şarkısı yer aldı.
2005'te Teoman'ın "Balans ve Manevra" filminde rol alan Aylin Aslım, filmin Pasaj Müzik tarafından yayınlanan soundtrack'inde Teoman'ın "Bazı Yalanlar" isimli parçasını yorumladı.
2005'te Bulutsuzluk Özlemi'nin "Felluce-Bağdat" adlı single albümünde "Bağdat Kafe" adlı şarkıda vokalde Nejat Yavaşoğulları'na eşlik etti.
2005'te Kutluğ Ataman'ın çektiği "İki Genç Kız" filminin soundtrack'inde ilk albümünden "Keşke" adlı şarkısı yer aldı.

Aynı yıl Aylin Aslım Ve Tayfası adı altında Pasaj Müzik'ten Gülyabani albümünü çıkardı. Bu albümden Gülyabani, Ben Kalender Meşrebim ve Ahh şarkılarına klip çekti. Daha sonra Bulutsuzluk Özlemi’nin “Felluce-Bağdat” adlı single albümünde “Bağdat Kafe” adlı şarkıda vokalde Nejat Yavaşoğulları’na ve Çilekeş'in "Yetmiyor" adlı şarkısına eşlik etti.
2006'da da Ogün Sanlısoy ile "Kendin Oldun" şarkısını yorumladı.

Aslı

6 Ekim 1977 İstanbul'da doğdu.İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı mezunu olan Aslı Gökyokuş, müziğe Özel Ortadoğu Lisesi'nde okurken kurduğu "Phoenix" adlı grubuyla başladı. Orta ve lise yıllarında grubuyla çeşitli okul aktiviteleri ve konserlerde bulundu. Liseyi bitirdiklerinde grup, birkaç eleman değişikliğiyle "Mary Jane" adını aldı. Aslı ve arkadaşları, önce Gitar Bar'da daha sonra da 3 yıl boyunca Kemancı'da, sevdikleri sanatçıların şarkılarını coverlayarak sahne aldılar. Bu süre zarfında "Mary Jane" ile çeşitli orgizasyonlarda da yer alan Aslı, 1.5 sene boyunca Teoman'ın vokalistliğini yaptı. Grubu birlikte kurduğu Ümit Özdemir'in ekonomi eğitimine öncelik vermesiyle Aslı kendisine solo bir kariyer edinmeye karar verdi.

1999 yılında Sony Müzik Türkiye ile anlaştıktan sonra Kargo grubundan Serkan Çeliköz ve Selim Öztürk ile albüm çalışmalarına başlayan Aslı, 2000 yılında "Neresindeyim" adını taşıyan ilk albümünü çıkarttı. Büyük beğeni toplayan bu albümden "Ölüm Kapımı Çalmasa da", "Keşf-i Alem" ve "Sessizce" adlı şarkılara klip çekildi.

2004 yılının Ocak ayında "Su Gibi" adlı ikinci albümünü çıkaran Aslı, Serkan Çeliköz ve Ozan Öner'le birlikte bu albümün prodüktörlüğünü de üstlendi. Sözlerin hepsinin ilk albümde olduğu gibi Aslı'ya ait olduğu bu albümdeki bestelerin büyük bir bölümünde de yine Aslı'nın imzası vardı. Albüme adını veren "Su Gibi" nin ardından orijinali Hümeyra'ya ait olan "Kördüğüm" ile söz ve müziği Aslı'ya ait olan "Tüm Şehir Ağladı"ya klip çekildi. Aslı 2000 yılında çıkardığı albümden sonra birçok festival, turne ve konserde yer alırken, aynı zamanda 2004 yılında Sound Wave turnesinde de yer aldığı Coca Cola'nın "Hayatın Tadı" ve 2005 yılında Dimes Extra reklam müziklerini seslendirdi. Kendi albümlerinin dışında Haluk Levent'in "Arkadaş" ve Kargo'nun "Sen Bir Meleksin" adlı albümlerinde de yer alan Aslı, Tanju Eren'in 2006 yılında çıkardığı içinde Teoman, Harun Tekin, Nev, Koray Candemir gibi müzisyenlerin de olduğu "40" adlı albümünde de, Tanju Eren'in "Hoşgeldin" adlı şarkısını seslendirdi.

2005 Ekim ayında Sony Müzik Bmg'den ayrılan Aslı, 2006 Mart ayında ise NR1 Müzik ile anlaştı. 2007 Mart Ayında "Söylediğim Şarkılarda Saklı" adlı 3.albümünü müzikseverlerin beğenisine sunan Aslı bu albümde yine Serkan Çeliköz'le çalıştı. Bütün şarkıların düzenlemelerinde imzası olan Serkan Çeliköz aynı zamanda albümün prodüktörlüğünü de üstlendi. Albümün çıkış şarkısı ise "Dans Etmeye İhtiyacım Var".

Anima

Grup üyeleri, Latince karşılığı “ruh” olan ve müzik terimi olarak “derin bir anlam vererek çalmak” anlamına da gelen “anima” kelimesini grup ismi olarak kabul etmelerinin dışında, uzun yıllardır felsefi karşılığının da peşine düşmüşler. Yaptıkları müziği herhangi bir kategoriyle sınırlandırmayan, sadece rock müzikten beslenerek müzik icra eden bir grup olmaktan öteye geçip, caz’dan trip-hop’a, blues’dan folklorik müziğe kadar birçok alanda gezinerek, animasal’ı yazmışlar.

Herbiri birer Anima sözü, bestesi ve düzenlemesi olan toplam 14 şarkıdan oluşan animasal, 14 anlatı parçasının birbirine eklenmesiyle oluşan bir masal-albüm.

Tuncay Korkmaz (mızıka,gitar,synthesizer)
Ceylan Ertem (vokal)
Ekin Cengizkan (davul)
Murat Çopur (bas gitar)

Ogün Sanlısoy

1971 yılında Gölcük'te doğdu. Babasının görevi dolayısıyla pek çok farklı bölge ve şehirde geçen ilkokul yıllarından sonra Fenerbahçe Lisesi'nde ortaokul ve liseyi okudu. 1988 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümüne girdi ve mezun oldu. 1989 yılında yakın arkadaşı Kubilay Özvardar ile birlikte hazırladığı akustik dinleti onun ilk sahne deneyimiydi. Bu yıllarda Sugar Mice grubuyla çalışmaya başladı ve ilk demo kaydını gerçekleştirdi. Daha sonra çeşitli amatör gruplarda solist olarak çalıştı.

1992 yılında Pentagram'a katıldı ve aynı yıl çıkan Trail blazer albümünde vokaliyle yeraldı. Türkiye'de ve yurtdışında Pentagram'la pek çok konser gerçekleştirdi. 1993 ve 1994 yıllarında Hıbır ve Rock dergilerinin okuyucuları tarafından Yılın En İyi Erkek Rock Şarkıcısı Solisti seçildi.

1994-95 yıllarında Gür Akad'ın kurduğu Klips grubunda solist olarak yeraldı ve bu grupla çeşitli konserler verdi. 1995 yılında piyasaya çıkan Özlem Tekin'in Kime Ne adlı ilk albümünde besteci, enstrümanist ve süpervisor olarak çalıştı.

2006 yılında piyasa sürdüğü Üç adlı albümünde Pentagram grubundan arkadaşları Metin Türkcan ve Tarkan Gözübüyük ile çalıştı.

Kurban

Kurban, Türk rock müzik grubu. 1995 yılında Outside adı ile kuruldu. 1997 yılında grubun ismini Kurban olarak değiştirdiler ve aynı yıl, 1995 yılında katılıp başarı kazanamadıkları Roxy Müzik Yarışması'na katılarak hatırı sayılır bir derece aldılar. 1997 yılında Metallica'nın Ali Sami Yen Stadı'nda verdikleri konserde alt grup olarak Metallica'dan önce çok başarılı bir konser verdiler.

1999 yılının Mart ayında ilk albümleri olan Kurban'ı piyasaya sürdüler. Ardından eski gitaristleri Umut Gökçen'in Amerika'ya göçmesi ile gitarist değiştirdiler ve son iki albümde yer alan Özgür Kankaynar ile yola devam kararı aldılar. Sert ve İnsanlar albümleri ile müzik hayatlarına kaldıkları yerden devam ettiler.

Son büyük canlı performanslarını rockistanbul 2005'te Megadeth'in alt grubu olarak yapan grup Haziran 2005 itibariyle dağıldığını açıkladı. Deniz Yılmaz Panik isimli gruba, davulcu Burak Gürpınar, Athena'ya katıldı.

Grup 2006'de yeniden birleşti.

2007 Yılında Birçok konser veren grup, Solist ve Sözyazarı Deniz Yılmaz'ın askere gitmesi nedeniyle 15 aylık bir ayrılık daha yaşayacak...

2008 Yılında Deniz'in askerden dönmesi ile birlikte yeni albüm kayıtlarına başlayacakları açıklanmıştır grup elemanları tarafından...

* Deniz Yılmaz - Vokal ve ritim gitar
* Kerem Tüzün - Bas gitar
* Burak Gürpınar - Davul
* Umut Gökçen - Elektro gitar [İlk albümde]
* Özgür Kankaynar - Elektro gitar [Sert ve İnsanlar albümlerinde]

Albumler

Kurban (1999)
Sert (2004)
insanlar (2005)

Çilekeş

2002 yılının Ekim ayında kurulan çilekeş, vokalde Görkem Karabudak, elektronik gitarda Ali Güçlü Şimşek, bas gitarda Gökhan Şahinkaya ve davulda Cumhur Avcil'den oluşuyor.

İlk konserini Kasım 2002'de Ankara Saklıkent'te gerçekleştiren Çilekeş, 2003 ve 2004 yıllarında verdikleri konserlerle önce Ankara'da dikkatleri çektiler. 2003'ün Mayıs ayında önlerinde gerçekten önemli bir fırsat olduğunu henüz bilmedikleri Fanta Genç Yetenekler Aramızda yarışmasına katıldılar. Ön elemeleri aşan Çilekeş, İç Anadolu Bölgesi Finali'nde canlı performansıyla beğeni toplayarak Türkiye Finali'ne katılmaya hak kazandı. Grup, yarışmanın Türkiye Finali'nde Melih Kibar, Meltem Taşkıran, Teoman, Levent Yüksel, Engin Akıncı`dan oluşan jüri önünde yine canlı performansıyla göz doldurarak yarışmayı kazandı.

Bu gelişmenin ardından daha büyük organizasyonlarda, daha geniş kitlelere ulaşmaya başlayan Çilekeş, konserlerin yanında albüm çıkarma fikrini aklına koydu ve yeni parçalar yaparak bir demo hazırladı.

Canlı performanslarıyla gözdolduran grup, yarışmanın arkasından davet edildikleri ve 17 şehri kapsayan Türkiye turnesinde Candan Erçetin, Beyaz, Harem ve Nev ile birlikte yaklaşık 350 bin kişiye ulaşma fırsatı yakaladı. Böylece büyük çapta bir turneye çıkan ilk amatör grup oldular ve henüz ilk albümleri çıkmadan kayda değer bir dinleyici kitlesi yakalamayı başardılar.

Prodüksüyonuna 2005'in Mart ayında İTÜ MIAM'da davullları kaydederek başladıkları ve özellikle üniversite gençliği tarafından dört gözle beklenen ilk albümleri " Y.O.K." Volkan Başaran'ın prodüktörlüğünde Haziran 2005'te ONAIR tarafından yayınlandı. Şarkıların söz, beste ve düzenlemelerinin tümünün Çilekeş'e ait olduğu albümde Rap müziğin yükselen ismi Fuat, Kurban grubunun davulcusu Burak Gürpınar ve alternatif müziğin önemli ismi Aylin Aslım da birer şarkıda konuk müzisyen olarak katıldılar.